Yurt Dışı Hizmet Faturaları ve Türleri

Yurt Dışı Hizmet Faturası Nedir?
Yurt dışı hizmet faturaları, Türkiye’de yerleşik bir firmanın yurt dışındaki bir şirketten aldığı hizmet karşılığında düzenlenen ve ödeme yapılan belgeleri ifade eder. Bu faturalar, uluslararası ticaretin ve özellikle dijitalleşmenin artmasıyla birlikte iş dünyasında önemli bir yer tutmaktadır. Ancak bu belgelerin vergi mevzuatı açısından değerlendirilmesi oldukça karmaşık olabilir. Gerekli düzenlemelere uygun olarak işlem yapılmadığında, hem hukuki hem de mali açıdan riskler oluşabilir.
Yurt Dışı Hizmet Faturalarının Türleri
Yurt dışından alınan hizmet faturaları, hizmetin türüne ve kaynağına göre çeşitlenmektedir. Aşağıda yurt dışından alınan hizmet faturalarının en yaygın türleri sıralanmıştır:
Danışmanlık ve Hizmet Faturaları: Örneğin; Rimuut gibi freelance çalışma platformları aracılığıyla kesilen faturalar.
Dijital Reklam ve Sponsorluk Faturaları: Google Ads, Facebook, Instagram, Snapchat, Applovin gibi dijital platformlardan gelen reklam harcamalarına ilişkin faturalar.
SAAS (Software as a Service) Faturaları: Slack, Mailchimp, Zendesk, Docusign, Zoom gibi bulut tabanlı yazılımların kullanımına ilişkin faturalar.
Yazılım Lisans Faturaları: SAP, Oracle, Unity gibi yazılımların kullanımına dair faturalar.
Bulut Hizmetleri ve Alan Kullanımı Faturaları: AWS, Google Cloud gibi platformlardan alınan hizmetlerin faturaları.
Gayrimaddi Hak Faturaları: Lisans bedelleri, know-how, royalty gibi ödemeleri içeren faturalar.
Komisyon Faturaları: Yurt dışındaki aracı ya da platformlar tarafından kesilen aracılık bedelleri.
Yurtdışı Faturalarının Vergilendirilmesi
Uluslararası ticarette en sık karşılaşılan vergisel sorunlardan biri, aynı gelir üzerinden hem hizmeti sağlayan ülke hem de hizmeti alan ülke tarafından vergi talep edilmesidir. Bu duruma "çifte vergilendirme" adı verilir. Özellikle sınır ötesi hizmet alımlarında, hizmeti sunan ülke kendi mevzuatı çerçevesinde bu gelir üzerinden kurumlar vergisi veya benzeri bir vergi uygulamak isteyebilir. Aynı şekilde, Türkiye gibi hizmeti satın alan ülkeler de, yurtdışına yapılan ödemeler üzerinden gelir veya kurumlar vergisine mahsuben stopaj (tevkifat) yoluyla vergi kesintisi yapmak istemektedir.
Bu durum, hem şirketler için maliyetleri artırmakta hem de vergiye ilişkin belirsizlikler yaratmaktadır. Çifte vergilendirme sorununu çözmek ve uluslararası yatırımları teşvik etmek amacıyla ülkeler arasında Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşmaları imzalanmaktadır. Bu anlaşmalar sayesinde, hangi ülkenin hangi gelir türü üzerinden vergi alma hakkına sahip olduğu açıkça belirlenir. Ayrıca, bir ülkede ödenen verginin diğer ülkede mahsup edilmesi gibi düzenlemelerle mükerrer vergilendirmenin önüne geçilir.
Vergilendirme Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Adımlar
Yurt dışından sağlanan hizmetlerde vergilendirme sürecini doğru ve eksiksiz bir şekilde yürütmek, hem mali riskleri azaltmak hem de yasal uyumluluğu sağlamak açısından büyük önem taşır. Bu bağlamda, aşağıdaki hususların dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir:
Hizmet Sağlayıcının Mukim Olduğu Ülke ve Mukimlik Belgesi:Hizmet alınan firmanın hangi ülkede yerleşik (mukim) olduğu net olarak belirlenmelidir. Söz konusu firmanın mukim olduğu ülkenin yetkili vergi dairesinden alınmış ve geçerliliği devam eden bir mukimlik belgesi temin edilmelidir. Bu belge, Türkiye ile hizmet sağlayıcının ülkesi arasında bir Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması (ÇVÖA) bulunup bulunmadığının fiili uygulamasında kritik bir rol oynar ve yanlış stopaj uygulamalarının önüne geçmesini sağlar.
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Mevcudiyeti: Türkiye ile hizmet alınan ülke arasında geçerli bir ÇVÖA olup olmadığı araştırılmalıdır. Eğer böyle bir anlaşma bulunmuyorsa, Gelir Vergisi Kanunu kapsamında hizmet ödemeleri üzerinden doğrudan %20 oranında stopaj uygulanması gerekir. ÇVÖA varsa, stopaj oranı anlaşma hükümleri çerçevesinde farklılık gösterebilir veya bazı durumlarda tamamen istisna olabilir.
Hizmetin Niteliği ve Anlaşmadaki Karşılığı: Alınan hizmetin içeriği ve niteliği dikkatlice analiz edilerek, bu hizmetin ÇVÖA kapsamında hangi maddeye karşılık geldiği belirlenmelidir. Genellikle değerlendirilen başlıklar: Ticari kazançlar, Serbest meslek kazançları, Gayrimaddi hak ödemeleri her bir kategori için farklı vergilendirme rejimleri uygulanabilir. Örneğin, ticari kazançlar genellikle sadece karşı tarafın ülkesinde vergilendirilirken, gayrimaddi hak ödemeleri her iki ülkede de vergilendirilebilir.
Hizmetten Türkiye’de Faydalanıp Faydalanmadığı: Hizmetin kullanım yeri, KDV ve stopaj yükümlülüklerinin belirlenmesinde belirleyici bir unsurdur. Eğer hizmet, sadece yurt dışındaki bir projeye yönelik sağlanmışsa ve Türkiye’de herhangi bir şekilde kullanılmamışsa, stopaj ve KDV uygulaması gerekmeyebilir. Ancak Türkiye’de faydalanılması, hem KDV hem de stopaj yükümlülüğü doğabilir. Bu değerlendirme yapılırken, hizmetin kullanım amacı ve nihai fayda sağlayan kişi ya da kurum göz önünde bulundurulmalıdır.
Fatura Türlerine Göre Vergisel Değerlendirme
Hizmet, SAAS ve Alan Kullanımı Faturaları
KDV (KDV 2) hesaplanması gereklidir. Stopaj konusunda ise mali idare genellikle bu hizmetleri "gayrimaddi hak" kapsamında değerlendirilip stopaj uygulanmasını ister. Ancak uygulamada, SAAS ve alan kullanım hizmetlerinin “ticari kazanç” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve bu nedenle stopaj gerekmediği yönünde güçlü görüşler vardır.
Yazılım Faturaları
Eğer yazılım sadece kullanım hakkı sağlıyorsa, çoğaltma veya değiştirme gibi yetkiler içermiyorsa bu da "ticari kazanç" sayılmalı ve stopaj uygulanmamalıdır. Ancak faturada lisanslama bedeli varsa, bu “gayrimaddi hak” kapsamına girer ve stopaj uygulanması gerekir. Faturanın detaylandırılması bu nedenle büyük önem taşır (örn. lisans, danışmanlık ve destek bedelleri ayrı yazılmalı).
Danışmanlık ve Serbest Meslek Faturaları
Hizmet serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilir. Eğer hizmeti veren kişi Türkiye’de 183 günden fazla kalmışsa, stopaj uygulanmalıdır. 183 günden az sürelerde ise stopaj uygulanmaz. KDV (KDV2) ise yine hesaplanmalıdır.
Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Kredi kartı ile ödenmiş olsa bile hizmetin faturasının alınması zorunludur. Faturanın PDF formatında, yabancı dilde ya da yabancı para birimiyle düzenlenmesi sorun teşkil etmez. Faturalar mutlaka şirket adına düzenlenmiş olmalıdır. Kişisel adınıza gelen faturalar gider olarak yazılamaz. Faturanın alındığı ay içinde muhasebeye bildirilmesi önemlidir. Aksi takdirde beyannameler ve Ba-Bs formları için düzeltme yapılması gerekir. Fatura bedeli 5.000 TL’yi aşıyorsa, Ba formu düzenlenmelidir. Ödemeler genellikle TCMB alış kuru üzerinden muhasebeleştirilir. Faturada gösterilen yabancı KDV, Türkiye’de indirilemez. Bu nedenle brüt fatura tutarı üzerinden %18 KDV2 hesaplanmalıdır.
Sonuç
Yurt dışı hizmet faturaları, günümüzün küreselleşen ve dijitalleşen iş dünyasında giderek daha fazla karşılaşılan belgeler arasında yer almaktadır. Ancak bu tür hizmet alımlarının vergi mevzuatı açısından doğru şekilde değerlendirilmesi, şirketler açısından hem hukuki hem de mali risklerin önlenmesi adına büyük önem taşır. Hizmetin türü, sağlayıcı ülke ile Türkiye arasındaki vergi anlaşmaları, hizmetin Türkiye’de kullanılıp kullanılmadığı gibi unsurlar, vergilendirme sürecinde doğrudan etkili olmaktadır.Vergi yükümlülüklerinin eksiksiz yerine getirilmesi için; her faturanın detaylı şekilde analiz edilmesi, doğru stopaj ve KDV uygulamalarının yapılması, mukimlik belgesi gibi belgelerin zamanında temin edilmesi ve muhasebe süreçlerinin titizlikle yürütülmesi gerekmektedir.